Almanya’da “Pegida” Hareketi

Burada size Almanya’da yeni oluşan bir hareketten “Pegida”dan bahsedeceğim. Aslında Pegida’nın içeriği de daha önceden yıllarca devam eden yabancı düşmanlığının yerini aldı. Parolaları “İnanç, din ve ideoloji savaşlarını” Almanya’da istemiyoruz ve “Batının İslamlaştırılmasına karşıyız”.

İNSANLAR BU HAREKETE NEDEN KATILIYOR?

Dresden’de başlayan gösteriden sonra, hareket bütün Almanya’ya hızla yayılıyor.

Burada Dikkat çeken: yeni bir Milliyetçilik hissi, kabaca her şeyi aynı kaba koyan ve ön yargılarından beslenen bir topluluk.

Hissettikleri duygular öncelikle korku, endişe ve öfke. Bu toplumda azınlıklara gösterilen ilginin kendilerine gösterilmemesinden kaynaklanan öfke, bunlar temeldeki duygular.

Örneğin Sığınmacılara emeklilerden daha iyi bakılıyor; Müslümanlar ve bunları destekleyenler buradaki politikayı yönlendiriyorlar, yakında da Noel pastamızı bile elimizden alırlar gibi.

Almanya’da çok okunan dergilerden “Stern’in Genel Yayın Yönetmeni Hans Ulrich Jörges’in Pegida hareketi ile ilgili çıkan yazısı, bu hareketi, hareketin başındakileri ve hareketin oluşumunun, arka planını net bir şekilde gözler önüne seriyor.

MAHŞERİN DÖRT ATLISI
Hareketin başını çeken dört kişi var. Alexander Gauland, AFD “Almanya için Alternatif” partisinin kurucusu ve sözcüsü, daha önceden 40 yılı aşkın bir zaman tutucu CDU Hristiyan Birlik Partisinde aktif rol almış, son 4 yıldır Hessen Eyaleti Başbakanlık Daire şefi olarak çalışmış. Konservatif duruşuyla tanınan bir politikacı.

Konrad Adam: “Avrupa Kültürü tehdit altındadır” diyor, o da AFD’nin resmi sözcüsüdür.

O da Pegida hareketini anlayışla karşılıyor.

Konrad Adam’da 30 seneye yakın Almanya’nın konservatif ama saygın gazetesi FAZ’te Frankfurtter Allgemeine Zeitung Genel Yayın Yönetmeni olarak ve “Welt” gazetesinde gazetecilik yapmış konservatif bir entelektüel olarak tanınmaktadır.

Üçüncü kişi Lutz Bachmann, Pegida’nın Elebaşısı, “Milliyetçi (yurtsever) Avrupalılar Batının İslamlaştırılmasına Karşı” söylemini, hareketin kuruluş yeri Dresden’de göstericilere yaptığı konuşmada 10.000’den fazlasının onayını alıyor.

Geçmişte hırsızlık ve soygunlardan hapiste yatmış çeşitli suçlara karışmışlık ve kadın tacirliği var, sağ radikal görüşleriyle tanınan biri, örneğin Yeşillerin kurşuna dizilmesini dile getirmesi gibi.

Dördüncü kişi Sebastian Nobile Pegida’yı Duesseldorf’a, yani Batı Almanya’ya taşıyan kişidir. “Marksizmi” ilk mikrop kapma, “İslamlaşmayı” da ikinci Mikrop kapma olarak adlandırıyor. “German Defence League’in” üyesi olarak, halk ayaklanmalarını teşvik etmesiyle bilinen saf kan bir aşırı sağcıdır.

Şimdi bu dörtlünün yolları Pegida da kesişiyor. İkisi konservatif ama geçmişleri temiz diğer ikisi aşırı sağcı ve boğazlarına kadar suça batmış kişilerdir.

Bu iki akım bir harekete dönüşüp, Almanya genelinde mantar gibi yayılmaya başladı.

PEGİDA’NIN KÖKENLERİ
Pegida çok ilginç bir karışımı ortaya çıkarıyor.

Pegida’da Alman sağcıları, İslam düşmanları, ırkçılar, yabancı düşmanları, holiganlar, faşistler, ırkçılar birleşiyorlar ve Almanya’daki partilerin bu konuda yetersiz olduğunu ortaya çıkarmak istiyorlar. Hristiyanlık bayrağı altında İslam düşmanlığı ilan ediyorlar. “Almanya için Alternatif” partisi Pegida’yı ciddi bir şekilde desteklemektedir. Pegida ciddi bir hareket olarak nitelendirilmektedir. Böylece artık Almanya’nın genç kuşağı ve İslam düşmanları yepyeni bir çizgide birleşmiş bulunuyor.

NİYE SACHSEN EYALETİ?
İşin ilginç tarafı bu gelişmenin Sachsen Eyaletinde olması, Almanya’da Sachsen Eyaletinde yaşayan yabancı oranı yüzde 2,5. Sachsen’de. Müslüman oranı ise yüzde 0,1.

Hiç uyum sorunu olmayan yabancıların neredeyse yok denilecek kadar az yaşadığı bölgede Alman sağının bu kadar güçlü olmasının ilginç tarafı, yabancıyı tanımayan, göçmenlerle ilişkisi olmayan kişilerin yabancı düşmanlığını daha fazla ortaya koymalarından kaynaklanıyor. Bütün bunların başında eski Alman Merkez Bankası Yönetim Kurulu Üyesi ve Sosyal Demokrat Parti Üyesi olan Thilo Sarrazin’in kitabında iddia ettiği, birçok Alman tarafından da gizli veya açık onayladığı “Almanya kendini yok ediyor” filozofisi yatıyor.

Son yazdığı kitap Almanya’da 4 milyon satan Thilo Sarrazin’in Alman halkının yüzde 75’i görüşlerine katılırken, yüzde 18’de Sarrazin’in kuracağı bir partiye oy verebileceğini belirtiyorlar. İşin ilginç tarafı burada başlayan Pegida hareketi İslamofobi ve Irkçılık yalnız Almanya’da kalmıyor.

PEGİDA AVRUPA’DA YAYILIYOR
Fransa’da Le Pen’in yüzde 22’lere çıkması, Hollanda’da Wilmers’in partisinin her geçen gün daha fazla gelişmesi, Avusturya’da aşırı sağ artık Avrupa Birliği ülkelerinde yeni bir ırkçı ve İslam düşmanı Pegida hareketinin öncüsü oluyor.

PSİKOLOJİK SORUNLAR ARTIYOR
Bu gelişmeler AB ülkelerinde yaşayan 5 milyon 400 bin Türk kökenli göçmeni ve diğer göçmenleri psikolojik sorunların içine itiyor.

Irkçılıkla, ayrımcılıkla, başkalaştırılmayla karşı karşıya kalan göçmenlerde derin ruhsal problemler ortaya çıkıyor. Bu göçmenlerin üçüncü ve dördüncü nesilden itibaren orada yaşadıklarını düşünürsek, bu olay daha da bir vahamet kazanıyor. Annesi, babası hatta onlarında ebeveynlerinin kaçıncı nesildir, yaşadıkları, doğup, büyüdükleri, çalışıp, evleri ve yurtları kabul ettikleri yerde bu tür tepkilerle karşılaşmaları, İstenilmeyen olma büyük bir çaresizliğe, değersizleştirilmeye, anlaşılamama, öfke ve içine atılan öfkeyle birlikte depresyona ve korkulara neden oluyor.

Özellikle genç nesillerin bunlardan en fazla etkilendiğini görüyoruz. Bu gelişme sonucunda görülebilecek tepkileri şöyle sıralayabiliriz.

GERİ DÖNÜŞÜ HIZLANDIRIYOR
Gençlerin içinde yaşadıkları ülkeleri bu nedenlerden yavaş yavaş terk ederek Türkiye’ye gelmeleri, burada çalışma ve yaşam olanaklarını aramaları.

Gençlerin psikolojik sorunlarla Almanya’da yaşayan kayıp bir kitle haline gelmesi.

Gençlerin bu kendilerine yönelik olumsuz tepkilere karşı, olumsuz tepkilerle karşı vermeleriyle kaynaklanabilir.

Kaynak: http://www.ekovitrin.com/